Yaşam ve Öğrenme İçin Yönetici İşlevler

Öğrenme ve sosyal becerilerin temel taşı olarak yönetici işlevler

Yönetici işlevler bilim insanları tarafından yaşam boyu sergilediğimiz performansın ana bileşeni olarak tanımlanmaktadır. Kulağa çok iddialı gelse de  çocukluk ve ergenlik yılları boyunca bu beceriyi geliştirememiş yetişkinlerin bir meslek sahibi olma, mesleğini sürdürebilme, bir evliliği (birlikte yaşamı) yürütebilme, bir çocuk yetiştirme, diğerleri ile geçinme açısından; kısacası toplumun işlevsel bir parçası olma açısından yoğun sorun yaşadıklarını gözlemlemekteyiz.

Sahip olduğu bunca öneme rağmen hiçbirimiz bu işlevlere sahip olarak doğmuyoruz ancak bu işlevler uygun ortam bulduğunda zaman içinde gelişiyorlar, tabii ki genetik faktörlere de bağlı olarak bazılarımızda daha iyi bazılarımızda daha güç gelişiyor.

Anaokulunda ve evde bu becerilerin gelişmesine uygun ortamlar yaratılmalı

Çocuklukta bu becerilerin gelişimi daha sonraki bilişsel ve sosyal becerilerin gelişebilmesi için bir temel yapı taşı özelliği taşıyor.  Çocukluğun en önemli görevlerinden biri bu işlevlerin gelişebilmesi; dolayısıyla biz yetişkinlerin anaokulu ve ev ortamında bu becerilerin gelişmesine uygun olanaklar yaratabilmemiz büyük önem taşıyor.  Hemen aklınıza nasıl sorusunun geldiğini tahmin ediyorum.  Yetişkinler rutinler yaratarak, ipuçları vererek yapılacaklar konusunda destekleyerek ve görevleri küçük parçalara bölerek bu becerilerin gelişmesine yardım ederler.  Burada çok önemli bir nokta bu yardımın kademeli olarak geri çekilerek çocuğun o beceriyi kendi başına, hiç destek almadan da kullanabilir hale gelmesidir.  Aksi takdirde verdiğimiz sürekli destek; hadi açıkça söyleyelim çocuğun yerine yapma, kontrolü ona hiç bırakamama tam da bu becerilerin yeterince gelişmemesine neden olan önemli bir etken.  

Çocuğun yönetici becerilerinin gelişmesinde yetişkinler rol oynar

Çocukların yönetici becerilerinin geliştirilmesi hem çocuk hem de uzun vadede toplum açısından yaşamsal önemli bir kazanımdır.  Bazı yönetici işlevlerin geliştirilmesine yönelik müdahalelerin öğrenme ile ilgili diğer becerilerin gelişmesi üzerinde de etkisi olduğu görülmüştür .

Bu becerilerin bu derece önemli olmasına, hayatlarını nasıl etkileyeceği ile ilgili biraz daha yakından bakalım. Çocukların yönetici becerilerini geliştirebilme olanağına sahip olmaları okulda başarılı olmalarını sağlar. Okul yaşantısı çocuklarımızın çok aşamalı görevleri yapabilmesini gerektirir. Şöyle ki okulda beklenilen çocuğunuz sınıfına girip, doğru yere oturması, uygun ders için uygun kitabı çıkarmasını hatta bu dersten verilmiş ödevleri de hatırlayarak ve teslim etmek üzere hazırlayabilmesini bekler.  (Neyse ki sevgili öğretmenlerimiz küçük hatırlatmalar ve uyarılarla, gerektiğinde ipuçlarıyla bu süreçte çocuklarımızı desteklerler).  Bu kadarla kalmaz dikkatini dağıtan uyaranlardan uzak durup, işine devam edebilmesi gerekir. Tabii ki  buna ek olarak ani ve aşırı tepkilerini de dizginleyebilmesi, kurallar ve koşullar değiştiğinde de buna uyum sağlayabilmesi, problem çözebilmesi – maalesef sadece matematik problemi de değil- uzun vadeli görevleri tamamlayabilmesi de okul hayatının olağan beklentileridir.  Yönetici işlevlerin tamamen kontrolü altında olan bu beklentilerin yerine getirilmesi okulda çocuğunuzun başarılı olmasını sağlar.  

Olumlu davranışlar geliştirebilmesi ise yönetici becerilerinin kontrolünde olan diğer bir alandır.  Çocuğun (aslında bir yetişkinin de ) takımın parçası olabilmesi, liderlik yapabilmesi, karar alabilmesi hedefe yönelik hareket edebilmesi, eleştirel düşünebilmesi, oryama ve diğerlerine uyum sağlayabilmesi de;  kendinin ve diğerlerinin duygularını anlayabilmesi de yine yönetici işlevlerinin gelişmiş olması ile ilgilidir.  

Öğretmenler, çocuğun dürtü kontrolü, dikkati odaklayabilme, organize olma ve yönergeleri takip etme ile ilgili problemlerin çoğunlukla ilk farkeden kişilerdir.  Eğer öğretmenler bu davranışları “kötü davranışlar” olarak etiketlemez; aile de öğretmenin gözlemlerini “çocuğumu sıradanlaştırmaya çalışıyor” şeklinde algılamazsa aile ve öğretmenin işbirliği çocuğun kısa zamanda yardım alabilmesinin yolun açar.  Öğretmenin bu gözlemleri kötü davranış etiketine indirgemesi uygun müdahaleye ulaşımı geciktirebilir.

Devam edecek…

Günaydın Okul Çocuğu

clock-650753_1920Yarın sabah bir uyanacak hayatı bir parça (!) değişmiş… Tabii sizin de.  O artık bir okul çocuğu, siz de bir velisiniz.  Daha önce herhangi bir okul öncesi kuruma devam edenlerde uyum sağlamak çok daha kolay olsa bile; onlar için de okul çok daha büyük ve çok daha kalabalık, öğrenmesi ve uyması gereken daha da çok kuralın olduğu, oyun, ders ve yemek saatlerinin kesin olarak ayrıldığı, nasıl oturacağı ve duracağının bile başkaları tarafından belirlendiği, öğrenme materyalinin de çok çeşitlendiği farklı bir yer.

Bu şekilde anlatınca göz korkutucu görünse de doğal olarak öğrenmeye meraklı doğaları nedeniyle genellikle bu denli zor olmuyor okula başlamak.  Eğer kendini genel olarak değerli, rahat hissediyorsa ve başkaları ile ilişkileri iyiyse ne kadar kolay uyum sağladığına şaşırabilirsiniz.

Elbetteki çocuğu okula hazırlamak akşamdan sabah yapılacak birşey değil, bu konudaimages 5 yapılabilecekler için linkteki yazımı okuyabilirsiniz.    Okula Başlamaya Hazır mı?    

Yine de bir kaçgün önceden yapılacak şeyler de var elbette:

Yapılacaklardan bahsedeceğim ama bunların çok abartılmasının, çocuğun hayatının akışının aşırı değişmesinin çocuğa “çok sıradışı ” şeyler yaşayacağım hissine kapılmasının da önemli bir kaygı kaynağı olduğunu düşünüyorum.  Çocuğa “sen artık büyüdün” , “sen artık okula başladın” gibi hayatının tamamen farklılaşacağı alt mesajını taşıyan cümleler kurmaktan da kaçınmakta fayda var.  Özellikle “artık okula başlıyorsun oyuncaklarını kaldırıyoruz” okulla çocuğun arasını baştan bozma riski taşıyan söylemlerden.

Aşağıdaki önerilerin hepsi mutlaka uygulanmalı gibi bir his yaratmaktan da özellikle kaçınmak isterim.  yapılması gerekenler yavaş yavaş bir geçiş şeklinde ve doğal, sakin ve kararlı bir şekilde gerçekleşmezse başlıbaşına kaygı tetikleyicisi olabileceğini lütfen hatırlayın.

Şimdiye kadar yatma saatlerini biraz okul zamanına yaklaştırdığınızı umuyorum.  Yazın hepimiz geç saatlere kadar oturuyoruz ancak gerçekten çocuk ve gençlerle uzun süre vakit geçirirseniz uykusunu almış ve almamış çocuğun ne demek olduğunu bilirsiniz.

Bir akşam ve sabah rutini oluşturun.  Akşam rutini ertesi sabah hazırlanıp evden çıkmayı kolaylaştıracak aktiviteleri de içersin.  Örneğin okul kıyafetinin akşamdan hazırlanması gibi.  Akşam ve sabah rutinlerinizi ilk günlerde bir kontrol listesi gibi hazırlayabilirsiniz.  Tabii ki yazı yerine resimler kullanarak hazırlayacağınız bu listeyi çocuğunuzla bitlikte eğlenceli bir aktivite olarak oluşturabilirsiniz.

school-3178833_1920

Günaydın Okul Çocuğu

Yeni ve aşina olunmayan bir durumla karşılaşmak yetişkinler için bile yeterince kaygı verici olabilir, çocuğunuz için de okula başlamak pek çok bilinmeyenle dolu bir yaşantıdır.  Bu nedenle okul hakkında konuşun.   Özellikle de sizin için eğlenceli yanlarını anlatın.

Okuldaki bir günü aşağı yukarı tüm detayları ile anlatın.  Sabah sınıfa gireceksiniz, öğretmen gelecek günaydın diyecek biraz zaman geçince zil çalacak bahçeye çıkacaksınız vb.

İlk sabah…

Normalde uyanması gerekenden biraz erken kaldırın sizin de onun da daha fazla vakte ihtiyacınız olabilir bu ilk gün.  Zaten çekilecek fotoğraflar da var değil mi?

Okuldan sonra onu nereden alacağınız, ya da eve nasıl geleceği ile ilgili mutlaka bilgi verin.

Okuldan eve geldiğinde dinlenmeye ihtiyacı olduğunu unutmayın ve lütfen sorulara boğmayın.  Onun için pek çok değişikliğin olduğu yoğun bir gündü.  Bir süre dinlendikten sonra onun anlattıklarını dinleyin, gerçekten dinleyin.

İlk günü aile arsında küçük bir kutlama (akşam yemeğinde sevdiği yemeği yapma gibi abartmadan ufak bir kutlamadan söz ediyoruz, hediyelerden vs değil).

Çocuğunuzun önündeki birkaç yıl okulla içiçe geçeceğinden okulla ilgili ilk yaşantı ve duyguları  hayatı üzerinde oldukça belirleyici olacaktır.  Okulu çok sevmek zorunda değil (öğrenciyken çok sevdiğini söyleyen az sonradan daha olumlu hatırlanıyor) ama zevk aldığı yönlerinin olması ve bunların farkında olması hayatını kolaylaştırabilir.

student-1666118_1920
Okula başlıyor

Okula Başlamaya Hazır mı?

images 5

Okula Hazır Oluş

Okul olgunluğu çocuğun, bedensel, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazır olması demektir (Yavuzer, 2002).  Okula hazır olmak ise  çocuğun bütün olarak gelişiminin okula hazır olup olmaması ile ilgilidir.  Çocuğun sadece akademik becerileri değil, sosyal, duygusal, fizik, iletişim kurma ve bilişsel becerileri ile çocuk bir bütündür ve okula hazır oluş yani okul olgunluğu bu becerilerin tamamını içerir.

Tüm beceriler açısından ele alırsak okula hazır oluş için hangi ipuçlarını arayalım?

images 4

Sosyal Beceriler Açısından Okula Hazır Oluş

 

Sosyal Beceriler Açısından Okula Hazır Oluş:Yaşıtları ile anlaşabiliyor olması, kendini ortaya koyabilmesi, diğer çocuklarla oyunlara katılabildiği gibi bağımsız olarak da oynayabilmesi sosyal açıdan okula hazır oluş açısından beklenilen özelliklerdir.

Duygusal Olgunluk: Duygularını yönetebilmek, bir yetişkine bağımlı olmadan hareket edebilmek, göreve odaklanabilmek, yönergeleri takip edebilmek ve uyabilmek, kuralları anlamak ve okul ortamının stresi ile en azından minimal düzeyde başaçıkabilmek duygusal olgunluk açısından okula hazır olmaya dair beklenilen özelliklerdir.

Sözel Beceriler: Dinleme, kendini ifade etme, konuşmanın açık ve anlaşılır olması, anlatılanı anlayabilme, bazı ses ve harfleri farkedebilme (tanıma)

Bilişsel Beceriler: Sırasını bekleyebilme, temel sayı kavramını edinmiş olma, basit düşünme becerilerini edinmiş olma da bilişsel açıdan okula hazır oluşu belirleyen özelliklerdendir.

Motor Beceriler ve Koordinasyon Açısından Okula Hazır Oluş: İnce motor becerileri edinmiş olma (sayfayı çevirebilme, kalem tutma gibi), koordinasyon becerilerinin gelişmiş olması (Koşma, zıplama, tırmanma ve top oynama) ise okula hazır oluş için önemli  motor becerilerdir.

images 2

Özerkleşme Okula Hazır Oluş Açısından Önemli Bir ölçüdür.

Diğer önemli bir ölçüt ise bağımsızlıktır.  Daha çok özbakım diyebileceğimiz becerileri bir yetişkinin yardım ve rehberliği olmadan sürdürebilmesi, kişisel bağımsızlığını kazanmış olmasıdır.  Bunları çocuğun kendi başına giyinebilmesi, ayakkabılarını bağlayabilmesi, tuvalet temizliğini yapabilmesi, yemeğini yiyebilmesi gibi becerilerdir.  Dolayısıyla küçük yaştan itibaren kendi yapabileceği şeylerin bir yetişkin tarafından çocuk yerine yapılmaması, özerkleşmenin teşvik edilmesi konusu bir kez daha önemli bir nokta olarak karşımıza çıkar.

Eğer çocuğunuzun okula hazır olup olmadığından emin değilseniz ya da kaygılarınız varsa mutlaka çocuğun anasınıfı öğretmeni ve rehberlik öğretmenlerinden görüş alın.  ancak bazen çocuk yeteri kadar hazır olmasa da okullar velileri kaybetmemek ya da çocuğun anasınıfında sıkılmasından endişe ettikleri için ilkokula başlamasını önerebilirler.  bu nedenle tarafsız bir uzmandan da objektif bir görü almakta fayda olabilir.  Çünkü çocuğun sıkılması tüm okul hayatını başarısızlık hissiyle geçirmesinden daha küçük bir risktir.

Okula Hazır

Okul Olgunluğu

Ne Yapsak da Okula Hazır Olsa

Çocuğu yaşıtları ile biraraya getirmek, sık sık oyun buluşmaları yapmak.  bu oyun buluşmalarını özellikle de aynı okula gideceği yaşıtları ile birlikte yapabilirseniz çocuğun hem aşina olduğu arkadaşları ile birlikte okula başlaması onun okulla ilgili kaygıların da azaltacak hem de sosyal becerilerini geliştirecektir.

İnce motor becerilerini geliştireceği, boyama kesme  gibi aktivitelere teşvik etmek ve tabii ki bu aktiviteler sırasındaki çabasını bol bol pekiştirmek çekişe yarayacaktır.  burada ebeveynler olarak düşeceğimiz en büyük tehlike çocuğun yaptıklarına mükemmeliyetçi bir gözle bakıp herşeyi düzeltmek ve yeterince iyi olmadığı vurgusunu istemesen de olsa yapmak.

Gün içinde kendi kendine giyinme ve giysilerini çıkarmasına izin vermek.  Örneğin sabah kalkınca kum saati bitinceye kadar üstünü değiştirmiş olmak, ya da bir şarkı bitinceye kadar pijamalarını çıkarıp giysilerini giymek gibi oyunlarla kendi giyinip soyunabilmesini teşvik etmek.  Bu neden mi önemli ? Beden derslerini ve hatta artık bazı özel okullarda yüzme dersleri olduğunu unutmayın.

Daha ilk konuştuğu ve hatta dinlediği andan itibaren ona konuşma soru sorma ve tabii ki öncesinde dinleme imkanı yaratmak, kısacası çocukla konuşmak ve çocuğu dinlemek okul becerileri açısından çok önemli olan sözel becerilerin gelişmesinde basit ve en etkili yol.  Siz etrafın ne dediğine bakmayın hiç anlamaz sandığınız ilk günlerden itibaren konuşun ve o ses çıkardığında durup dinleyin.

images 6Okuyun, okuyun, okuyun.  Sıkılıyor dinlemiyor mu? O zaman sadece kitaplardaki resimleri gösterin ve resimleri anlatın.

Sayı farkındalığı oluşturmak için çok basit sayma oyunları oynayın.  Tabakları sayarak dolaptan alın, aynı sayıda çatal ve kaşığı çocuğunuz sayarak alsın, sokakta adım sayın, sayı sayarak dans edin;  yaratıcılığınıza kalmış.

Basit kutu oyunları oynayın ki temel sosyal kuralları, sırasını beklemeyi, kurallara uymayı ve oyunun içeriğine göre dikkat, bellek gibi bilişsel becerileri gelişsin.

Yukarıda sözü edilen beceriler size bilgi olarak verilmiştir bazılarına çocuğunuzun sahip olmadığını düşünebilirsiniz.  Bu durumda endişelenmeyin çünkü arasından bir tanesini yapamaması çocuğun okula uyum sağlayamayacağı ya da başarısız olacağı anlamına gelmez.  Şüpheleriniz varsa mutlaka bir uzmandan görüş alın.  Uzman hem çocuğun gebelikten itibaren öyküsünü alacak hem pek çok açıdan gelişimini sorgulayacak, hem objektif bir gözlem yapacaktır.  Bunların dışında bazı testler uygulayabilir.  Okula hazır oluş veya okul olgunluğunu ölçmeye yarayan testlerin büyük kısmı çocuğun daha çok bilişsel becerilerini değerlendirir.  Çocuğun, sayı kavramını, görsel algı düzeyini, dikkat becerilerini ölçen bu testler, çocuğun sözkonusuydu becerilerinin yaşıtları ile kıyaslanması yoluyla standart bir sonuç elde eder.  bu testler son derece objektif bir sonuç veriri ancak diğer ölçütler ile birlikte değerlendirilmelidir.  Tüm bu sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, çocuk bütüncül bir yaklaşımla incelenmiş olur ve objektif bir yanıt verir.  Başvurduğunuz uzman gerekirse hangi alanlarda nasıl desteklemeniz gerektiği konusunda da yardımcı olabilir.