Disiplin deyince pek çoğumuzun aklına hoş şeyler gelmiyor. Bu kelimeye yüklediğimiz anlam maalesef olumlu değil. Çünkü disiplin neredeyse herkese ödülleri cezaları akla getiriyor. Ödüller ise istendiği gibi davranıldığı durumlarda kazanılan şekerler çikolatalardan başlayıp, ailenin maddi durumuna göre ya da çocuktan o bekledikleri davranışın niteliğine göre inanılmaz büyük boyutlara gelebiliyor. Maalesef cezalar da ona keza istenildiği gibi davranılmadığı hallerde sevdiği birşeyden mahrum bırakmaktan başlayıp çok ciddi fizik cezalara kadar çok incitici boyutlara varabiliyor. Ödül ve ceza çocuğu uygun davranışa yöneltmekten çok aslında onun ödülü kazanmak ya da cezadan kaçınmak için ne yapması gerektiğini öğretmek anlamına geliyor ki asıl istediğimiz bu değil. Oysa bu ikisini kullanmadan da disiplin mümkün. Evet disiplin diyorum, düşündüğünüz şey değil çünkü aslında disiplin. Disiplinde Gözardı Ettiğimiz “BEN (lik)” Pek çok anne baba ödül ve ceza olmaksızın çocuğu disipline etmenin çok da mümkün olmadığını düşünür. Tabii bu biraz “disiplin”i nasıl algıladığınıza da bağlı. Disiplin de göz ardı ettiğimiz bir “ben” gizli aslında. Aslen “ben”i kontrol etmek ile ilgili bir kavram. Çocuğun kendini, kendi benini kontrol edebilmesi… İşte, tam da bu nedenle değişen yeni disiplin anlayışı çocuğun kendi duygularını, davranış ve dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmesine yardımcı olmayı hedeflemektedir. Aslında her ebeveynin nihai hedefi çocuklarının davranışlarını, dürtü ve duygularını, uygun olan ve olmayanı ayırdedecek şekilde düzenleyebilmesi ve seçimlerini kendi kendine değerlendirebilecek bir anlayış geliştirmeleridir. Pavlov deneyine dayanan davranışçı yöntemlerin bunu bize sağlaması çok mümkün görünmüyor artık. Çünkü bu yöntem insan davranışını ödül ve ceza ile yönetebileceğimiz çok basit bir düzleme indirgemektedir ki gerçekte, insan davranışı son derece karmaşıktır ve bir ödül ve cezadan çok daha fazlasından etkilenir. Ayrıca bir davranışın ödül ve cezaya bağlı olmasının ödül ve cezanın uygulanamadığı ortam ve koşullar açısından da bir risktir, her zaman sizin ya da öğretmenlerinden birinin çocuğunuzun yanında olmanız mümkün değildir! Bu nedenle çocuklarımızın ödülü kazanmak ya da yakalandıkları takdirde başlarının derde girmesinden korktukları için değil; bir davranışı doğru olduğunu bildikleri ve kendileri de doğru olanı yapmayı istedikleri için tercih etmelerini sağlamak uzun vadede daha etkili görünüyor.
Değişen Disiplin Anlayışı
Dış Disiplin Değil İç Disiplin:
Ödül, cezaya dayalı davranışçı yöntemler çocukların istenilen şekilde davranmalarını dıştan gelen bir motivasyona (ödül veya cezadan kaçınma) bağlı olarak öğretir. Ödüller ve cezaların çocuğu motive etmek için kullanılan iç uyaranlar yerine ( ki bu çoğunlukla iyi ve doğru bir şey yapmayı seçtiğimizde içimizde hissettiğimiz o iyi olma, iyi hissetme halidir) dış uyaranlara dayalı bir yöntem olduğu için; çocuğun özünde olan doğruyu seçme eğilimini yok ettiği düşünülmektedir. Pek çok araştırma sanılanın aksine iş ortamında dahi dış motivasyonlar sağlanan çalışanların daha iyi bir performans sergilemediğini ortaya koymuş. İlginç ama bu dış motivasyon kaynaklarına para, terfi, daha iyi bir ofis de dahil. Araştırmalar çalışanların en iyi performansı iş yerinde mutlu olduklarında sergilediklerini söylüyor. Ve insanların mutlu olmaları için kendilerine değer verildiğini hissetmeleri; kendilerine değer verildiğini hissetmeleri ise ancak hayatları üzerinde kontrolleri olduğunu hissettiklerinde mümkünmüş. Kendi hayatının kontrolüne sahip olma mutluluk ve üretkenliğe neden oluyor sonuç olarak.
Çocukların hayatına bakacak olursak yaptıkları her ne ise onun üzerinde kontrolleri son derece az. Çocuğun hayatında ne zaman yemek yiyeceklerinin, ne giyeceklerinin, dışarıya ne zaman çıkacaklarının ve hatta ne kadar uyumaları gerektiğinin bile kontrolü ebeveynlerin ya da çocuğun hayatındaki diğer yetişkinlerin elinde. Hayati ve güvenlik ile ilgili meselelerin dışında belki biraz ipleri onlara bırakarak kendi hayatları üzerinde kontrol sahibi olmalarına izin verebiliriz, onlara alan açabiliriz. Böylece daha kontrollü ve mutlu hisseden ve dahası bizimle, herkesin mutlu olması yönünde işbirliği yapmaya hazır çocuklar olabilirler.
Şimdi pek çoğunuz içinizden ama bu kadar serbestlik facialara neden olabilir diye geçiriyor olabilirsiniz. Doğru, bıçaklarla oynama ihtimalleri var, kendilerini ya da evi yakmaları olası, yola da fırlayabilirler.
Sınır Koyma
Çocukların sınırlara ihtiyaçları mutlaka vardır. Neyin güvenli neyin tehlikeli olduğunu bilmeye, bunları bir yetişkinden öğrenmeye gereksinim duyarlar. Tehlikeli sonuçlar doğuracağı için onun bir şeyi yapmaktan alıkoymak, ya da yapmamasını söylemek onlara ceza vermek demek değildir. Yani gerçekten gerektiğinde “hayır” demeniz onların Hayatları Üzerindeki kontrol duygusunu zedelemez. Gerçekten gerektiğinde “bunu yapamazsın” demek özgüvenlerini de zedelemeyecektir aksine; sınırını bilmek o sınır içinde güvenle hareket etmesini ve kendi tercihlerini yapmasını sağlayacağı için özgüveninin gelişmesi konusunda da katkı sağlayacaktır. Bir davranışı engellemek için basitçe şu adımları takip edebilirsiniz: Davranışı sonlandırın; Çocuğunuz yola fırlamak üzereyse yakalayın ve durdurun. Bir hayvana zarar veriyorsa elini tutarak engelleyin. Sıcak tencereyi dokunacaksa oradan uzaklaştırın, aynı şey başkasını üzecek kaba bir davranışında da geçerli onu durdurun. Kısa bir açıklama yapın; …..yapman tehlikeli olduğu için bunu yapmanı istemiyorum / buna izin vermeyeceğim gibi. Ve hazır olun; ağlayabilirler ! Onu dinleyin; ağlarsa onu dinleyin sadece ve onun üzüntüsünü duyduğunuzu ifade edin. “O tencerede ne olduğunu merak ettiğini ve seni engellediğim için üzgün olduğunu biliyorum, onu ellersen yanacağın için onu ellemene izin vermeyeceğim” yeterli bir açıklamadır. Hayatları Üzerindeki kontrolleri ancak güven içinde ve Sınırlar dahilinde gelişebilir. Peki bir davranışın ortaya çıkmasını ya da daha sık olmasını istiyorsak? Bakın o çok daha kolay. O davranışı tesadüfen yaptıysa bile memnuniyetinizi belirtin bunun olumlu sonuçlarını yaşamasına imkan tanıyın yeter. Fazlasını da yapmayın ki o daha önce sözünü ettiğimiz iyi bir tercih yaptığımızda içimizde hissettiğimiz iyi hissetme halini deneyimleyebilsinler. Çocuklarımızın iç disiplinleri onların kendileri ile ilgili algılarını örselemeden ve hayatımın üzerinde kontrol sahibiyim duygusuna engel olmadan da yapabiliriz.